Star Gazetesi köşe yazarı Sn. Alper Tekbaş, dijital kalkınma seferberliğine köşesinde yer verdi.
Bir parmak dokunuşuyla geleceğe ışınlanan bir dünya mı bekliyor bizleri yoksa?
Gelecek yüzyılın boyut değiştiricileri bir tarafta uzaya yolculuk için yola çıkanlar diğer taraftan yeryüzünde gelecek için farklı bakış açılarıyla hayatımızı ve içindekileri ve dünyada yaşanılanları dijital bir dille yorumlayanlar… Bu hafta sizlerle dijital dünyanın milli ve yerli planlamalarıyla ülkemizin geleceği için yoğun ve hummalı çalışmalar sürdüren Dijital Kalkınma Derneği Başkanı Zekai Kıran ve ekip arkadaşlarının dijital yolculuğunu paylaşacağım. Kıran’la ‘Milli Dijital Kalkınma Seferberliği’nin ayrıntıları konuştuk:
– Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler küreselleşmeyi yeni bir safhaya taşıdı. Bu teknolojilerin yaygın kullanımı, tüm ekonomik ve sosyal aktivitelerin yapısını değiştirmek ve daha önce olmayan yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına yol açmak suretiyle bilgi tabanlı yeni bir ekonomik yapının oluşumuna zemin hazırladı. Tıpkı sanayi devrimi sonrasında olduğu gibi bilgi ve iletişim teknolojilerini geliştiren, mal, hizmet ve bilgi üretim süreçlerinde etkin şekilde kullanan ve bu teknolojilerin ortaya çıkardığı bilgi ağlarında etkin olan toplumlar diğerlerine nispetle güçlenmekte ve refahlarını artırmaktadır.
– Bilim ve teknoloji pek çok sorunun çözümü için kullanılacaktır. İnsan daha önemli ve yararlı konularla meşgul olacaktır. Tabiat, iklim, doğal kaynaklar, turizm, enerji, siyaset ve ekonomi, insan ve toplum dengelerini tutturmamız şarttır.
– Teknolojik devrimleri bu dengeyi tutturmak için seferber etmeliyiz. ‘Ben’ odaklı düşünceden ‘Biz’ odaklı düşünce yapısına geçmek zorundayız. Hâlihazırda küresel ölçekte yaşanmakta olan bu dönüşüme daha fazla dahil olmak ve ülkemizin bu süreçten faydalanmasını sağlamak amacıyla Dijital Kalkınma Derneği’ni kurduk.
– Türkiye, teknolojiyi içselleştirmiş genç bir nüfusa sahip. Dijital kalkınma küresel ekonomideki yerimizi tamamıyla değiştirme fırsatı sunuyor. Dijitalleşen küresel pazarda ileri teknoloji içeren ürünlere olan talep hızla artıyor. Dijital teknolojiler hayatımıza dokunan tüm alanları dönüştürüyor. Bizi geleceğe taşıyor. Bu gelişmelerin getirdiği fırsatları ve tehditleri en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.
Turizmi de değiştirdi
– Örneğin, dijitalleşme turizmi baştan aşağıya değiştirdi. Yeni yerleri keşfetme, rezervasyon yapma, tatil sırasında yapacaklarımızı planlama ve hatta tatil sonrası değerlendirmelerimizin tümünü artık çevrimiçi olarak yapıyoruz. Kullanıcı deneyimi, kişiselleştirme ve etkin olma yeni anahtar kelimeler. Bugün aslında insanlar sadece seyahat etmiş olmak için seyahat etmiyorlar. İnsanlar bireysel deneyimlere sahip olmak istiyor. Yani, her şey bir sürü geri bildirime bağlı. Bunların insanların karar verme sürecini etkilediğini düşünüyorum. Turizmde misafirperverlik, başarının kilit unsurudur. Ancak Booking, Airbnb gibi platformlar yerel şirketleri altüst etti. Bazı ülkelerse bu değişimi özümsedi. Yılda 27 milyon turist alan Malezya, Airbnb gibi dijital platformları çekmek istiyor. Artık birçok kişinin alternatif konaklama biçimlerine yöneldiği bir ortamda bu Güney Doğu Asya ülkesi, yeniliklerle savaşmak yerine onlara kapı açmayı tercih ediyor. Tabi bu şirketlerden de ülke olarak özellikle vergi noktasında beklentilerimiz oluyor ve maalesef bu konularda gereken hassasiyeti göstermiyorlar. Bizim de iç pazarda özellikle bu tür girişimleri desteklememiz gerekiyor. Otelz gibi yerli girişimlerin hem içeride desteklenmesi gerekiyor hem de bizim de böylesi markalarımızı uluslararası bir noktaya taşımamız gerekiyor. Yerli ve milli olmak sadece içeride değil, dışarıda da bu vb. değerleri yüceltmekle, desteklemekle olur.
– Dijital teknolojiler her sektöre dokunuyor, baştan sona değiştiriyor. Bu kapsamda bütüncül bir yaklaşımla Türkiye’nin dijital geleceği için milli yol haritasını belirlememiz gerekiyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana süregelen konvansiyonel kalkınma anlayışımızı, en acil şekilde ‘Dijital Kalkınma’ anlayışıyla ciddi bir zihinsel dönüşümden geçirmemiz gerekiyor. Türkiye’yi 2023’te, 2030’da, 2053’te ve 2071’de dünya ekonomisi ve siyasetinde iddiasını sürdüren, hür ve güçlü bir ülke olarak var etme gayreti içerisindeyiz. Bu süreç, Türkiye’nin bilgi ekonomisine dayalı yepyeni bir vizyonla, ‘Dijital Kalkınma’, ‘Yapay Zeka Teknolojileri’, ‘Endüstri 4.0’, ‘Nanoteknoloji ve Makineler Arası İletişim’, ‘Her Şeyin İnterneti’ gibi alanlarda iddialı projeleri, stratejileri, yol haritalarını, politikaları oluşturmasından geçiyor. Türkiye’nin yepyeni, bir bilim ve teknoloji yol haritasına, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı yepyeni bir yüksek bilim-teknoloji yapılanmasına, gençliğimizi gelecek nesillerin bilim insanı yapacak yepyeni bir bilim ve teknoloji ekosistemine ihtiyacı var.
– ‘Dijital Kalkınma’nın odak noktası, ileri teknolojilerin millileştirilerek ekonomimizin merkezinde yerini alması ve bizim ileri teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke haline dönüşmemiz olmalıdır. Teknolojiyi sadece kullanan bir ülke değil, ileri teknoloji üreten bir ülke konumuna hızla geçmek için öncelikle matematik, fen eğitimine verdiğimiz önemi hızla artırmalı, küresel ölçekte rekabet edebilen mühendislerimizin sayısını yükseltmeliyiz. Amacımız, bilgi teknolojileri konusunda dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olmaktır. Bu amaçla büyüme ve istihdamı odak alarak 10 yıllık Milli Dijital Kalkınma Planı’nı hayata geçirmemiz gerekmektedir.
– Doğu’dan Batı’ya artık gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke bu eksende ciddi ilerlemeler kaydediyor, stratejik yol haritalarını belirliyor. Çin, İngiltere, Fransa, İsveç, Tayvan, Singapur… Çin “Made in China 2025” stratejisini uygulamaya başladı. İngiltere’de ülkenin en değerli 2000 üniversitesi, ticari şirketi ve sivil toplum örgütlerinin de dahil olduğu büyük bir takım beraber çalışarak, 131 sayfadan oluşan bir yol haritası dokümanı hazırladı. Bir diğer ülke Tayvan! Tayvan, DIGI+ adını verdiği 8 yıllık Milli Dijital Kalkınma Planı’nı 2017’de hayata geçirdi. Singapur ise ülkenin birlik içinde kalkınması için Sanayi 4.0 endeksi projesini başlattığını açıkladı.
– Dünya ekonomisinden aldığımız payı hızla artırmamız gerekmektedir. Sayısız engel var karşımızda. Ancak savunma sanayi, üniversiteler ve diğer Ar-Ge merkezlerinin geliştirdiği teknolojilerle, Türkiye ekonomisini daha zengin bir ekonomi haline dönüştürebiliriz. Küresel dijital ekonomiden hak ettiğimiz payı bu şekilde alabiliriz. Afrin’de kullanılan milli teknolojiler ve silahlar milli kaynaklarımızla yarattığımız teknolojilerin bize nasıl güçlü destek olduğunun en büyük kanıtı…
Yazının devamı için tıklayınız.
Komentāri